Bazı kentler insanlara rağmen yaşar. Budanmayan bir ağaç gibi büyür ve serpilir. Yaban dalların çokluğu kanını, iliğini, nefesini kurutur gövdesinin. Kesilmeyen filizleri besleme telaşındayken, ölür en gürbüz kolları. İstanbul gibi, Bursa gibi, Ankara gibi
Bazı kentler ise insan eliyle yaşatılır. Bakımı yapılır, onarılır bazen şımartılır. Göz zevki, damat tadı vardır, yürümek, dolaşmak, koklamak ve duymak için. Paris gibi.
Paris yabani dalları budanmış, ana dallarına özsuyunu akıtan bir ağaç bahçesidir, ormandır. Paris bir kadın gibidir. Her şey dişidir Paris’te. Parisli erkekler bu tanıma gücenmez. Gökyüzünü delen Eyfel Kulesi bile “La Dame de Fer” yani “Demir Kadın” diye anılır.
Mevsimler Paris’le randevularına, heyecanlı bir sevgili gibi gelirler. İlkbahar genç bir kız gibidir. Telaşlıdır ama sevgi doludur. Kış ise oturaklı bir Fransız hanımefendisi gibidir. Tecrübelidir, nerede ne yapacağını bilir. Yaz olgun kadın tadındadır. Kimi zaman çürük olur ve bol yağmur yağdırır.
Metrolarda yazın geldiğini, sokak sanatçılarından anlarsınız. Yaz geldiğinde farklı bir ritm ile müzik yaparlar. Bazen aşk şehrinde heykellerle, bazen müzisyenler ile sevişirsiniz, bazen de mevsimlerle sevişirsiniz. Paris dünyanın en romantik şehridir.