Genel

Ucube bir şehrin ucube bir ilçesi

Askerdeyim, daha ilk günüm, konuyu bilmiyoruz. Cem Yılmaz’ın “o kamuflaj giysilerde ne varsa artık,  giyince beyine fosfor gitmiyor ve herşeyi unutuyorsun” tarzında söylediği bir cümle vardı. O moda girmişim. Bildiğim şarkıların sözlerini unutmuşum, mal gibi bakıyorum etrafa. Bilek numarası seri olan arkadaşlar yanımda. Birden bir memleket muhabbeti başladı. Ortamdaki tek Bursalıyım. Herkes kendi memleketinden birşeyler anlatıyor. Burdurlu bir arkadaş, herkes kendi memleketini sever ama Bursa gerçekten güzel şehirdir dedi.

Bizim peder 1948 Yugoslavya doğumlu. Dedenin aklına hangi orospu evladı sokmuşsa artık, bu da kalkmış 1958’de Türkiye’ye gelmiş, hadi Türkiye’ye geldin ne sikime bu Bursa’ya geldin. Hadi Bursa’ya geldin bari Nilüfer tarafından ev alaydın ama bu arnavutlarda zaten kafa az çalıştığı için, en ucube ilçesinin en ucube mahallerinden birine gelip ev falan yapmış. Duvar ustası Kerim usta dinimizi rahat yaşayalım diye Türkiye’ye değil, herhangi bir iskandinav ülkesine gitse, şimdi blogta ucube bir şehri değil belki de, Gaudi’nin o sanatsal eserlerini yazıyor olabilirdim. Kickass’tan porno arayacağıma am üstünde ceviz kırabilirdim yani.

2778954-bursanin-uzerindeki-kara-bulut-toki-konutlari

 

 

 

Bu fotoğraf zaten bol bol paylaşılmıştır. Bursa’nın silüetinin amına koyan Tokici abilerin gurur duyduğu fotoğraf. Eskiden Gemlik’e doğru gelirken, Orhan Veli’nin, “gemliğe doğru denizi göreceksin sakın şaşırma” dizeleri vardı şimdi Bursa’ya girerken, “Bursa’ya doğru tokileri göreceksin sakın şaşırma” yazılması farz oldu.

 

Süliet sikimde değil, Isangard’da yaşayayım da, sülieti Saruman’ın kulesi olsun. Ama bir şehrin her tarafından bok fışkırması artık yaşama sevincimi alıyor. Çalıştığım yer Bursa’nın en kozmopolit yeri olan Çarşamba taraflarında ki çok yakın zamanda buradan taşınacağız. İşyerinin altında 8 adet Suriyelilerin işlettiği dükkan var. Apartman girişinde, Suriyelilerin açtığı kafe tarzı bir şey var. Dükkanı sik kadar ama komple apartmanın önünde masa sandalye var. Darmstad caddesinde kaldırım kalmamış durumda çünkü bu sikkolar komple kaldırıma masa sandalye atıyorlar.

Şu Osmangazi istasyonunun olduğu yer zaten artık mordor’a benzemiş durumda. Kapı yapıp iki tane troll koysan, Peter Jackson, silmarillion için film hazırlıklarına başlar. Yeterler isminde, yarrak kürek eşyalar satan, bir yıkamada anasının amını gören giysi satan bir firma var. Bu arkadaş kapısının önünün yaklaşık 2 metrelik alanını işgal etmiş ve gerçekten kendisinin sanıyor burasını. Dışarıya çıkardığı tezgahları kapatırken içeriye bile sokmayı düşünmüyor, direkt onların üstüne branda serip kilitliyor. O kadar rahat bu arkadaş. Bir de kanı hızında ilerleyen İpek Böceği isminde tramvayın istasyonu var burada. Tramvay oradan geçerken, Yeterler Tezgahları ve tramvay arasında kalıp kimse henüz can vermedi ise tamamen şanstan kaynaklanıyor.

Böyle bir arefe günü falan bizim çocukla giderken iyice sıkıştık. Bende ertesi günü belediyeye şikayet ettim. 4-5 gün sonra cevap geldi. İşte zabıtalarımız rutin kontroller ilgileniyor sen raad ol tarzında. Baktım ertesi gün hakkaten tezgahlar içeriye kadar girmiş. Ertesi günden itibaren tezgahlar götüm götüm gelmeye başladı öne doğru. Şu anda sonuç, eskisinden daha ileride duruyor durumunda. Yine şikayet ederim diyordum ki, geçen sabah işe gelirken, baktım 10 zabıta orada. Ha dedim şimdi zaten alırlar bunlar, sonuçta kanuna aykırı. İbneler bir sikim yapmamışlar. Yine şikayet edeyim diyorum ama ederken, isim tc kimlik no verme zorunluluğu var. Ülkede hukuk namına bir şey kalmadığı için korkuyorum. Bu herifler “şikayet eden aha bu ibne” deyip ismimi verirler bende bu mafyatik tiplerle uğraşmak zorunda kalırım diye korkuyorum.

Sonra bu tramvay durağının oradan, Macır Pazarına giden bir sokak var. Macır pazarı diyorum fakat pazarda hiç macır yok. Sanıyorum muhacirler Bulgaristan’dan ilk geldiğinde, belediye onlara buraları yapıp kiraladı. Onlarda işte Bulgaristan’dan getirebildiği şeyleri buralarda sattılar. Hatta ilk zamanlar ismi Soydaş Halk Pazarıydı. Şimdi tamamen kürt pazarına dönüşmüş durumda. Herhangi bir ırıkla herhangi bir alıp veremediğim yok. Irkçılık beynimin herhangi bir sinirinde de yok sadece belirtiyorum fakat burada muhacirler dursaydı, insanlar gece geçerken gerilmezdi. Ki o yıllarda muhacirler Hürriyet tarafına, kürtlerde Yıldırım – Yavuz Selim taraflarına falan yerleşti. İki mahalleye bakıp küçük bir analiz yapabiliriz.

 

Fotoğraflar ile devam edeceğim bu yazıya.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir