Genel

Sizle artık düşman bile değilim!

Muntazaman sol gözüm görmemeye başladı.  Göz doktoruna gittim, sonuç yok. MR falan çektirdim, onda da sonuç çekmedi. İşte gözlüklerini tak, göz damlasını kullan, dinlen telkinleri sadece. Gerçi dinlenince biraz biraz geçiyor, ama ne zaman “tarafsız bölge” izlesem, nefes alamama sekansları ve gözün görme yetisini kaybetmesi tekrarlıyor. İzlememek, gün takip etmemek her zaman bir seçenek. Kendime çok “neden bakmak zorundayım ki?” sorusunu sordum, mamafih cevap bulamadım. Belki bir tartışmada cevap verebilmek, belki de hoşuma gidiyordur, bilemiyorum.

Sağ cenahı destekleyenler için, kırıcı bir tespitim var. “Bir sağcı ya hırsızdır, ya da fırsatını bulamamıştır” şeklinde. Ayrıca da %90’lık bir dilimin omurgasız olduğunu düşünüyorum. Bazen bir sağcıya sempatim olabiliyor. En büyük örneği Tuğrul Türkeş olabilir. Özellikle tarafsız bölge izlerken, Ekrem Kızıltaş’a verdiği ayarı hala unutamıyorum. Babası gibi standart bir sağcı/ülkücü değil, kültürlü, entelektüel seviyesi yüksek biri olduğunu düşünüyordum. Seçim hükümetine girmesine çok kızmadım, hatta mantıklı bile buldum fakat Akp’den aday olması ve son, Ankara patlamasından sonra, “güvenlik zafiyeti yoktur” açıklaması ile, benim için ipleri kopardı. Bir ara, 1 Kasım seçiminden sonra şu cümleleri edeceğini düşünmüştüm.

“Ben bilerek, Akp’den aday oldum ve meclise girdim. Bu partinin içinde olan pislikleri ortaya dökmek ve belgelemek için, Bahçeli ile böyle bir oyun tezgahladık. Tüm Mhp seçmeninden, bana değer veren tüm vatandaşlardan özür dilerim. Edindiğim bilgi ve belgeleri açıkladıktan sonra, böyle bir oyuna neden girdiğimizi anlayıp, hak vereceğini düşünüyorum. Yoksa suça ve pisliğe bulaşmış bu yapı içerisinde olmam zaten düşünülemez”

Süper senaryo yazarım. Şimdi adaylık, bakanlık gibi teoremleri misal, Chp’den Tanrıkulu, Faik Tunay falan yapsa, sonunda böyle bir hikaye çıkacağını gerçekten beklerim. Fakat bir sağcıdan bu omurgayı ve zekayı beklemek, solculara hakaret olur.

Nitekim, sağcı omurgasızlığını artık motto belirledim. Çocukluk arkadaşım misal beni çok sevdiğini söylüyor ama bir sağcı. Kapı komşum bir sağcı. Akrabalarım sağcı. İş arkadaşlarım sağcı. Beraber yıllarımı geçirdiğim insanlar sağcı. Sokakta yardım ettiğim insan sağcı, poşetlerini taşıdığım teyze sağcı, eski kız arkadaşım sağcı. Muhtemel çoğuna tüm fikirlerimi söylesem, ölmemi isteyecekler. Hatta şu anda fikirlerimin, pek azını bile bildikleri halde, olası bir iç savaşta ilk benim evimi yakarlar.

Ankara patlaması sonrası, “fake” facebook hesabından şöyle bir bakındım. Kapı komşum, ölülerin cehenneme gittiğini söylemiş. Eski kız arkadaşım, “zaten pkklıydılar” demiş. Akrabam, “barış isteyen savaş yanlıları” demiş. Öteki, “bütün ölülerin üstünde kürdistan çaputu vardı”, beriki, “bu meydan kanlı meydan diyerek, zaten kan istediklerini” söylemiş. Bir kaç istisna dışında genel olarak tanıdıklarım bu ölümlere sevinmiş. Yeni Şafak, Akit vb. gazetelerin yorumları zaten süper. Yetki verilse, tüm kürt, alevi, ermeni, chpli, laik, seküler, hdpli vs. hepsini öldürebilecek potansiyeldeki adamlar yorum yapmış.

Ezcümle bu insanlara artık ben düşman bile değilim. Ne söyledikleri veya söylemedikleri beni ilgilendirmiyor. Bir insanın ölümüne sevinebilen birini artık insan olarak göremiyorum.

 

Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün…
Ne ben sana kızarım
Ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
Düşman bile değiliz..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir