Ne diyor Luis;
“Ne isterdim biliyor musun? Tanımadığım bir insana, bir yabancıya aşık olayım, ama çile çekmiş bir insan olsun, yüzü, gözleri buruş buruş bir insan. Ona baktıkça ‘bu insanı hayat, tuz, deniz acı yiyip bitirdi’ diyesin. Ezilmiş bir insan. Artık sadece böyle bir insanı sevebilirim.”
Bazen doğru rengi yansıtmak için doğru ışığın bize yönelmesi gerekir, Işık, renkler ve yansıma doğru kelimeler. Siz herkesçe yanlışlığı kabul edilmişin içerisindeyken, biri gelir, size ışık olur ve siz tüm doğruluğunuzla kalkarsınız düştüğünüz yerden. Mesele düşmemek değil, mesele kalkabilmek der bu kitap. Mesele düştüğün yerdeki taşları görmek, en değerlisi en derinindedir belki de. Denizin ve senin batman gerekiyordur ya ona ulaşmak için. İşte batarken kendinde olmalısın ki onu gördüğünde fark edebilesin. Ve ne olursa olsun ama her ne olursa, yaşadığını hissedebilmelisin doğrusuyla yanlışıyla. Yaşayan ölülerin arasındaki ölürcesine yaşayanlara yazılmış bir kitaptır bu.
“Bir tebeşir var. Tebeşirin kimin elinde olduğu önemli değil. Ama tebeşiri tutan, senin hareket alanının sınırlarını çizecek güce sahip. Sınırların içinde her şeye izin var. Dışındaysa her şey yasak. Sınırlar dışına çıkamazsan yaşayamazsın, Bunu böyle bil.
“Eğer her şeyi mantıkla çözersek, o zaman kanatlarımızdan da, çılgınlıklarımızdan da, dostluklarımızdan da vazgeçmeliyiz”
“Bir çok değil, sadece tek bir hayatım var.”
“Neden hayatın bir anlamı olsun ki? Anlama ne gerek var? Hiç bir anlamı yok. Olur da hayata bir anlam verirsen doğallığı öldürüp anlam içinde hapsolursun. Bir anlam aramaktan, anlamdan konuşanları duymaktan bıktım. ha siktir!”
“Devam et bakalım. Hayatında bir kere olsun bir bahane bulmaya çalışma, bu ana önceden hazırlanma, bu anı mahvetme. Cetvel ve hesapları bir kenara bırakıp, kendine doğru git. Aptal!”
“Benim günahıma okuduğum kitaplar girdi. bunu böyle düşün. beni baştan çıkardılar, günahıma girdiler.”
“Sefil düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı. Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?”
İşte bu kitap da Luis’in bahsettiği gibi okuyucunun günahına girebilecek kitaplardan.