Genel

Çok canım sıkılıyor kuş vuralım istersen

Dövüş Kulübünde Chloe, “hala hayattım” diye konuşmaya başlıyor ya, biraz öyle gibi. Maalesef hala hayattayım. Bazen iyi hissediyorum, bazen bok gibi. Belirsiz tam olarak duygularım.

Atlas Silkindi diye bir kitap var. Normalde 3 cilt ama tek ciltte toplamışlar. 2 senedir evde duruyor. 1200 sayfa hep gözümde büyüyordu ve okuyamıyordum. Salı’dan beri Mudanya’dayım. 3 günde okudum bu kitabı. Sonra Fahrenheit 451’i okudum. Ardından Kafka’nın Dava’sını okudum. Onun ardından da Fatih Murat Arsal’ın, Yemin diye bir kitabı var. Bok gibi kitapmış. Neden bok gibi? Çünkü O oku dedi bana. O’nun favorisi olan her şey bana bok gibi geliyor artık. Neyse gece bu kitapta bitti. Gece saat 2-3 falan. Internet paketim bitmiş, ek paket alsam 12TL. Para yok ya şu sıra, tutumlu olmaya çalışıyorum. Kitap kalmamış okunacak artık. Tv pederin odasında. Açsam açarım ama bin bir türlü trip atacak sonra. Kızmayacak, kızsa fırçanı yer oturursun, trip atacak, problem o. Sonra, baktım anamın Esma-ul Husna’sı var açtım onu okudum.

Ertesi gün  gittim, Seyhanlar’ın sucuk reyonunun yanından, Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi aldım. Bitirdim onu da, sonra bugün eve geldim. Biraz aydınlandım o 1 haftada falan işte.  Durup durup bir şeylere sarıyorum çünkü. İlaçlardan dolayı alkol de içemiyorum. İçsem saracağım adres belli zaten. Neyse ama iyiydim işte.

Spora gidiyorum bir de. Kas falan yapıyorum kendimce. Zaten kafayı sıfıra vurmuşum, yüzümde, vücudumda bir sürü akne mi, sivilce mi ne olduğunu bilmediğim zıkkımlar çıkmış. İşte kas yapayım da kendimi iyi hissedeyim modundayım. Yine Dövüş Kulübünden yürüyeyim; “self improvement is masturbation” diyor ya, işte tam olarak o moddayım. Bir de ne olduğu hakkında zerre bilgi sahibi olmadığım kozmetik ürünleri alıp kullanıyorum sürekli. Sarımsaklı, argan yağlı, defne yapraklı şampuanlar, zeytinyağlı vücut kremi, nivea vücut sütü, kırışık önleyici loreal krem, bal maskesi, nem bombası vs vs. Her gün götüme başıma yüzüme sürüyorum bunları. Ne işe yaradıkları hakkında hiç bir fikrim yok. Dün mesela peeling diye bir şey keşfettim. Yine Seyhanlar’dan, 1 alana ikincisi 1 TL şeklinde idi, 2 tane aldım. Onu yapacağım birazdan. Hayır yüzümdeki şeyler geçse gam yemeyeceğim de geçmiyor da. Kas yapma tribi de öyle gerçi. BCAA, kreatin, le-carnitine falan aldım. Bunlar doğal ürün aslında ama yine de hızlandırıyor kas inşasını ve yağ yakımını. Zaten kollarda 3,5 cm’lik gelişme var. Ama önce böbreği mi, karaciğeri mi elimize alacağız onu bilmiyorum, bakalım kısmet.

Ara ara kafam gidiyor. Bir önceki gün aklıma “Dreyfus Davası” geldi. Biriyle bu Dreyfus olayını konuştuk dedim ama kimle konuştuğumuz hakkında hiç bir fikrim yok. Muhtemelen filmde veya kitapta denk geldi deyip, bir arayayım dedim. Emile Zola yazmış bir kitap Dreyfus ile ilgili, “suçluyorum” isminde. Ama konuştuğum kişi ile Emile Zola’nın Dreyfus Davası’ndaki tutumunu falan konuştuğumuzu hatırlıyorum. Kime sorsam yok konuşmadık biz dedi. Bilemedim. Herhalde yine rüya ile gerçeği karıştırır durumdayım. Değilse de öyle kabul ettim. Zaten çevremde Emile Zola’yı ve Dreyfus Davasını aynı anda bilecek kimse yok. Emile Zola’yı bilen de az da, işte hem Dreyfus hem Zola zor yani. Zaten öyle bir çevrem olsaydı, am üstünde ceviz kırıyordum şu an.

İlacın bir tanesi bitti. Doktor da raporluymuş. O ilaç bitince kafayı yedim ben. Gittim eczaneden reçetesiz aldım, veriyorlarmış. Bugün başladım yine. Sanırım bu haftadan itibaren de “işimdeyim, gücümdeyim” moduna girerim. Ama işte canım sıkılıyor. Ne diyordu Ülkü Tamer, “sizden iyi olmasın boşanmada birinci, çok canım sıkılıyor kuş vuralım istersen”.

Of ya, hem dersini bilmiyorsun, hem de şişmansın herkesten.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir