Genel

Olay Moskova’da geçiyor

Dostoyevski ile metruk bir şarapçıdayız. İçmişiz deli gibi. Bu poker moker bir şey anlatıyor ama kafam yerinde değil. Henüz daha tanınan biri değil. İlk kitabı İnsancıklar’ı henüz yeni yazmaya başlamış. Sürekli kumar oynayan birinin kitap yazabileceğine inanasım yok. Bu herif 10 – 15 sayfa yazar bırakır nasılsa diyorum. Bana bakıp bakıp sürekli yazacağı kitabı falan anlatıyor. Yazacağım oğlum göreceksin diyor. Şöyle bir bakıp, “senin saçını sakalını sikeyim ben” diyorum. Duruyorum;

Bak Dosto diyorum. Yazacaksan yoksulluğu yaz. Aşkı anlatacaksan, yoksul aşkları anlat. Birbirine kavuşamayanları değil, kavuşmak için mücadele edenleri yaz. Sen ne pis bir herifsin diyorum. Acayip gıcığım herife ve sebebini bilmiyorum. Elinde kuru soğan, abi bir somun ekmek ile kuru soğan yer miyiz diyor. Olum bak biraz Yaşar Kemal’i, ne bileyim Peyami Safa’yı, Reşat Nuri’yi örnek al diyorum. Sen bok gibi Necip Fazıl’ı örnek alıyorsun yapma bunu diyorum. “Onlar kim amk” diyor şaşırarak. Kumar oynayacağına biraz kitap oku oğlum diyorum. Abi onlar da iyi yazar olacak ama sanırım henüz doğmadılar diyor. Tevvellüt kaç senin diyorum. Öğrendikten sonra da saygı duyuyorum.

Anlaşamıyoruz Dostoyevski ile sağlıklı. Fakat iyi, kalender çocuk kendisi. Zaman zaman tartışsak da seviyoruz birbirimizi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir